Araştırma Zirvesi’nde bu yıl “Doğru Soruyu Sormak” konuşuldu
9 mins read

Araştırma Zirvesi’nde bu yıl “Doğru Soruyu Sormak” konuşuldu

Türkiye Araştırmacılar Derneği, ‘Prompt Et: Doğru Soruyu Sor’ temasıyla düzenlediği Araştırma Zirvesi’nde reklam, pazarlama, araştırma, akademi, iletişim ve medya sektörünün profesyonellerini 27’nci kez buluşturdu. 

Albert Einstein’ın, “Cevapları olan değil, soruları olan insanları dinleyin.” sözünden hareketle, yapay zekanın farklı alanlarda yarattığı dönüşümün yönünü anlayabilmek için doğru soruları sormanın’ önemine vurgu yapılan kongrede, farklı disiplinlerden konuşmacılar ve içeriklere yer verildi. 

TÜAD Yönetim Kurulu Başkanı ve Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik, “Araştırmacının Kendine Sorusu” başlığı ile gerçekleştirdiği açılış konuşmasına, 2 Mayıs Uluslararası Pazar Araştırmaları Günü’nü kutlayarak başladı. Zirve’nin teması olan “Prompt Et: Doğru Soruyu Sor” konusunda düşüncelerini paylaşan Gedik, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Yapay zekâ kasırgası eserken, yok edeceği ve yükselteceği meslekler üzerinde durulurken, cevap verdiği ya da vermediği konular konuşulurken biz de Araştırma Zirvesi’nde temamızla ‘Yapay zekâ doğru soruyu soruyor mu?’ sorusunu gündeme taşımak istedik. Çünkü  bu soru, yapay zekânın getirdiği tüm yenilikler dünyasında, araştırmanın ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Yapay sinir ağları üzerinde koşturan algoritmalar, geçmişin büyük verisi üzerinden konuşuyorlar ve geçmişteki verilerden benzetimler yaparak kendilerine sorulan soruları cevaplıyorlar. Ancak dünün, bugünün hatta şu anın doğru soruyla edinilmiş datasına olan ihtiyaç hala yanı başımızda. Araştırmanın önemi  bu noktada  iki konu ile  öne çıkıyor. İlki doğru soruları sormak ikincisi ise gerçek zamanlı taze veriyi sağlamak. Elbette araştırma yapay zekâ ile rekabet edecek değil. Araştırma, yapay zekâyı kullanacak, tamamlayacak ve daha da ileri götürecek.” 

Toplumunda yapay zekânın yaratacağı etkiye de değinen Sidar Gedik, “Geleceği tahmin etmeye çalışırken koşulların bir çoğunun aynen kalıcı olacağını düşünüyoruz. Zihnimiz gelişmeleri, iterasyonları tüm boyutları ile tahmin etmeye, gerçek hayattaki karşılığını bulmaya yeterli değil. 1800’lerin sonunda endüstri devriminin işsizlik yaratacağını düşünenler haftalık çalışma saatlerinin 100 saatten 45 saate düşeceğini, hafta sonları çalışmanın ortadan kalkacağını, emeklilik gibi bir kavramın hayatlara gireceğini ve belli bir yaştan sonra çalışılmayacağını öngörememişlerdi.  Şunu unutmamalıyız; içinde yapay zekânın ve diğer teknolojilerin yer aldığı gelişmeler, insanın elimine edilmesi üzerine kurulu olamaz çünkü bu durum gelişimin mantığına ve çıkış noktasına aykırı. Önümüzdeki süreçte neler yaşanacağını tam bilemiyoruz ancak her şekilde şu anda tahminleyemediğimiz bir form oluşacak ve o formun merkezinde insan olmaya devam edecek.”  ifadelerini kullandı.

Konuşmasında TÜAD’ın ve araştırma sektörünün gelişimine de dikkat çeken Gedik, şöyle devam etti:

“Modernleşmeye çalışan toplumlar ile modernleşmiş toplumlar arasındaki en temel farklardan biri, sivil toplum kurumlarının etkinliğidir. Bizim gibi toplumların daha gelişmiş demokrasi ile daha modern şekilde yönetilmesinde sivil toplumun çok büyük önemi var. ‘Sorumlu bir vatandaş olarak sivil topluma ne kadar sahip çıkıyoruz?’ araştırmacılar olarak kendimize sormamız gereken sorulardan biri olmalıdır. Türkiye’de her 800 kişi başına 1 tane sivil toplum kuruluşu düşüyor. Oysaki Fransa’da 66, İngiltere’de ise 72. Bizim sorumlu bireyler olarak hedefimiz, sivil toplumun güçlenmesi için çalışmak olmalıdır. Bu noktada derneğe sağlanan her bir katkının büyük ve dönüştürücü bir etkisi olduğunu söyleyebilirim.  

Türkiye bir G20 üyesi ülkesi olmasına rağmen araştırma sektörünün büyüklüğüne baktığımızda ESOMAR’ın 2023 yılı raporuna göre 45. sırada. Türkiye’de GSYH’in,  reklam ve medya yatırımlarının da dolar bazında büyüdüğü bir ortamda son üç yıldır araştırma yatırımlarının düştüğünü görüyoruz. Farkı ülkelerle kıyasladığımızda kişi başına düşen araştırma yatırımı tutarı da sektörümüzde gideceğimiz daha çok yol olduğunu ortaya koyuyor. ESOMAR’ın raporuna göre Türkiye’de kişi başına düşen araştırma yatırımı 0.98 USD. Bu noktada araştırmacılar olarak kendimize sormamız gereken soru ise ‘Sektörün gelişmesi için ne yapabilirim?’. Biz ülke sektörünün oyuncuları olarak sektörün gelişimi ve  en yeni yaklaşımlar, teknolojiler, kıymetli insan kaynağı ile karar vericilerin araştırma yatırımlarını artırmaları için çalışmaya devam etmeliyiz.” 

Araştırma Zirvesi, bu yıl keynote speaker olarak İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü, Ekonomist ve Yazar Prof. Dr. Emre Alkin’i ağırladı. “Verinin Namusu Analizin Doğrusu: İktisadın İkinci Temel Kuralı” başlıklı konuşmasında doğru veri olmadan doğru analizlerin yapılamayacağına vurgu yapan Alkin, bu konuda  veri ve içgörü üreten araştırmacıların çok önemli bir rolü olduğunu vurguladı.  

Ana sponsorluğunu NielsenIQ’nun üstlendiği kongrede “Omni Full View- Çoklu Kanalda Değer Yaratma- E-Ticaret-Teknoloji-İçgörü-Bütünsellik” başlıklı sunumlarında Didem Şekerel Erdoğan, Yasemin Yıldırım, Yankı Yalçın ve Ahmet Necmi Dinç çoklu kanalda değer yaratmada AI ve GenAI’ın hayatımıza girişi ile birlikte araştırmaların çıtasınının nasıl yükseldiğini, çoklu okazyon ve çoklu kanal denklemini çözebilmenin markaların büyüme yolculuğundaki yarattığı değeri, uygulama alanlarına dair örneklerle anlatarak paylaştılar.  

Boğaziçi Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Yenal’ın da Sorular ve Yapay Zekâlı Geleceğimiz” konu başlığı ile konuşmacı olarak yer aldığı kongrede Yenal; soru sorma ve teknoloji/çözüm geliştirme ilişkisini tarihsel ve güncel örnekler üzerinden anlattı ve  bu ilişkinin dünyanın gidişatını belirleme ve yarattığı toplumsal sonuçlar açısından taşıdığı önemin altını çizdi. 

AçıkBeyin Yönetim Kurulu Başkanı ve Sinirbilim Uzmanı Prof. Dr. Sinan Canan “Mutluluğun Sinirbilimi” başlıklı konuşmasında; cehaletin mutluluk olmadığını ama iyi bir anestezi olduğunu, ‘ağrı ve acı çekmenin’ problemlerin tespit edilip çözülmesinde önemli bir duygu olduğunu ve bilmenin rahatsız edici olsa da şifa verici bir yanının olduğuna vurgu yaptı.  

TÜAD hakkında

1988 yılında Türkiye’nin ilk pazarlama araştırması şirketi olan PEVA Araştırma’nın kurucusu Nezih Neyzi tarafından kurulan TÜAD-Türkiye Araştırmacılar Derneği, ana faaliyet alanı pazarlama ve kamuoyu araştırmaları olan tüzel ve gerçek kişilerin üye olduğu bir meslek örgütüdür.    

Farklı alanlarda faaliyet gösteren birçok sektöre, katma değeri yüksek veri ve bilgi sağlaması nedeniyle, Araştırmacılar Derneği’ne 2009 yılında İçişleri Bakanlığı onayıyla, “Türkiye” ön adı verilmiş ve “Türkiye Araştırmacılar Derneği” unvanı tescil edilmiştir.   TÜAD, sektörle ilgili ulusal ve uluslararası mesleki ilkeler, yasalar ve sektörün kalite standartlarının oluşturulması konusunda çalışmalar yapmaktadır. Yapılan araştırmalarda güvenirlik, şeffaflık ilkesine bağlı kalınması ve kalite standartlarının sürdürülebilir olmasını sağlamak amacıyla, TÜAD tüzel üyeleri, bağımsız, uluslararası, TÜRKAK’a akredite bir denetleme kuruluşu tarafından her yıl düzenli olarak denetlenmektedir.    

TÜAD’ın, RÖK-Reklam Özdenetim Kurulu’nda ve benzeri oluşumlarda temsilcileri bulunmaktadır. Derneğin, araştırma ve araştırmayla ilgili paydaş sektörleri ilgilendiren yasa, yönetmelik ve tüzüklerin düzenlenmesinde, sektör otoritesi olarak kanaat önderliği rolü bulunmaktadır. TÜAD Danışma Konseyi aracılığıyla, araştırmalarla ilgili ihtilafa düşülen durumlarda ilgili marka/kurum/kuruluşlara ve mahkemelere bilir kişi olarak hizmet vermektedir. 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir